Markasını bilmeseniz şu an kullandığınız parfümü seçer miydiniz?

Screenshot 2018-01-10 09.43.10

Kokular benim de içine dahil olduğum bazı insanlar için elzem. Tek bir alışveriş hakkım ve önümde iki seçenek, örneğin şık bir ayakkabı ve tasarım bir parfüm olsa pek çok kere o seçim hakkımı kokudan yana kullanırım. Peki parfüm alışverişimizi genelde nasıl yaparız?

Çoğumuz çok markalı kozmetik ürünlerin satıldığı parfümeriler veya duty free den almayı tercih ediyor. Önce deneyimliyoruz tabi ancak satış görevlisinin yorumu, ürünün ambalajı ve doğal olarak markası da tercihlerimizde rol oynuyor.

Futuristik Yaklaşımlar

Şimdi bir mağaza hayal edin. Parfüm almak için gidiyorsunuz,  markasız tek tip şişelerde sunulan örnekleri deneyimleyerek seçiminizi yapıyorsunuz.

Bir kaç denemeden sonra beğendiğiniz kokunun, bir erkek kokusu olduğunu öğrendiniz. Reaksiyonunuz ne olurdu?

Kendini futurist olarak tanımlayan Mindy Yang, NewYork Manhattan’da müşterilerine işte böyle bir deneyimi sunan ‘Perfumarie’ isimli mağazasını açtı.

Screenshot 2018-01-10 09.38.48

Aylık seçki ile gizemli kokular şişelerde.

Geçen yıl Kasım Ayı’nda açılan mağazada parfümler, markasız şişelerde numaralanarak, en hafiften daha güçlüye olacak şeklinde rafta sıralanıyor.
Müşteriler numara sırasına göre kokuları deniyor, en beğendikleri ikisini üzerilerinde denemeleri öneriliyor. Sonunda satın almaya karar verilen ürün yine markasız bir ambalajda müşteriye teslim ediliyor. Her ay sonu tüm parfümlerin esas markası mağazada bir kokteyl ile açıklanıyor. Bütün müşterilere mail ile aldıkları parfümün markası da bildiriliyor.

Screenshot 2018-01-10 09.40.31

Sonuçlar bazen sürprizli tabi. Geçen Kasım en fazla tercih edilen best seller koku, çok da pahalı olmayan Pitbull Man çıkmış. Marka mixi, geniş bir fiyat skalasında butik ve seri üretim parfümleri arasından seçiliyor. Her ay 32 adet parfüm seçkisi bu şekilde oluşturuluyor. Bu sistemi bir ‘hybrid business model’ olarak tanımlayan girişimci, bu alanda sektördeki tüm dünyadan büyük firmalar ile, butik parfüm üreticileri ile işbirliği içinde olarak onlara da bir anlamda market araştırması için fırsat veriyor.

Perakende dünyası sürekli yenilikler peşinde. Değişen tüketici alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler firmaları, girişimcileri farklı deneyimlere sürüklüyor. Mindy Yang ayrıca bu iş modelini franchise ile yaygınlaştırmayı hedefliyor.

http://www.perfumarie.com

Dip Not: Bunun gibi deneyim sunan mağazacılık modellerine farklılık ve çeşitliliği artırmak için ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Böylelikle hemen hemen aynı marka mixlerin bulunduğu tek tip AVM’leri daha cazip kılmak mümkün olur.

Avupa’da iş kurmak isteyen girişimciler, Station F Paris sizleri bekliyor.

paris Paris’te bir şeyler oluyor.
Bu ara bir çok yabancı kaynakta karşıma çıkan bir konu var.
Kısaca özetlersem, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkış kararı zaten ülke gündeminde ve hala tartışılıyor. İngilizler pişman mı bilinmez ama bu konuyu kendisi ve ülkesi için avantaja çevirmek isteyen biri var; Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Seçim kampanyası sürecinde seçilmesini sağlayan en önemli etken olan ülkedeki iş sayısı ve yatırımları artırma yönündeki vaatlerini gerçekleştirmek için kararlı adımlar atıyor. Öncelikle Londra’da hali hazırda faaliyet gösteren finansal kurumların dolayısıyla tüm çalışanlarının Paris’e taşınması için sıkı bir çalışma içinde. Bununla da kalmayıp tüm kıtada büyük ve orta ölçekte iş sahiplerinin, avukatların, akademisyen ve girişimcilerin de Paris’i baz edinmeleri için cazip teşvik ve düzenlemer yapıyor.

Tabi bu haberlerin benim dikkatimi çeken kısmı bu güne kadar hem lokal yaşayanlar hem de bürokratik anlamda Londra’ya göre çok daha kapalı ve snop takılan bu şehrin ülke dışından gelecek girişimciler için yavaş yavaş kucak açıyor olması.

Paris, turistik ve romantik bir yer olmakla birlikte, kreatif bir iş yapanlar için inanılmaz ilham verici bir yer. En azından benim için öyle.

Şu an itibarı ile Paris’te bir şekilde yaşama, çalışma isteğinde olan girişimciler dikkat;

Dün Monocle radyo’da dinlediğim bir röportaj sırasında öğrendiğim bir oluşum,    dünyanın en büyük start-up kampüsü Station F hayata geçti ve bir çok sponsor ile birlikte çeşitli programlar sunuyor. Ortak çalışma alanları, konaklama binaları, restoran ve kafeleri ve alışveriş alanları ile bir yaşam merkezi gibi hizmet veriyor. ( Bu cümle biraz bizim inşaat projeleri tanıtımına benzedi.)

En önemli kısmı; kendi vatandaşlarının sahip oluğu ayrıcalıklara ve önceliklere sahip olmayan dünyanın her yerinden gelecek girişimcilere kucak açıyor ve bir yıl boyunca kampüsten, mentorluk programlarından ve konaklama dahil tüm kaynaklardan bedava yararlanma hakkı tanıyor.

Web sitelerinden bu programa başvurabilirsiniz.
Seçim sürecinde projeniz ile ilgili bir iş planı istiyor tabi ki.

Bence bir denemeye değer. Ben de başvuracağım galiba. Konu ile ilgilenen olursa yorum yapın. Gelişmelerden haberdar ederim sizi.

Detaylı bilgileri kendi internet sitelerinde bulabilirsiniz. https://stationf.co

Bu yazı NY Times, Monocle ve Daily Express sitelerindeki haberlerden derlenmiştir.

 

%d bloggers like this: