
Kişisel tatmin arayışımızda genellikle verici olmanın ve cömertliğin derin etkisini gözden kaçırırız. Vermek yalnızca somut nesnelerle ilgili değil, veren ile alan arasında paylaşılan duygusal bağlantıyla ilgilidir.
Maddi zenginliğin kalıcı mutluluk getirdiğine dair inancın aksine, araştırmalar sürekli olarak vermenin getirdiği büyük hazzı ortaya koyuyor. Sinirbilimsel çalışmalar, nezaket ve cömertlik gibi eylemlerin, zevk ve tatminle ilişkili beyin bölgelerini harekete geçirerek refah duygumuza önemli ölçüde katkıda bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Sevdiklerimize ayırdığımız zaman, ilgimiz, empati ve nezaketimiz de anlamlı bir hediyedir. Dahası, verme eylemi empatiyi daha da geliştirir, sosyal bağları güçlendirir ve derin bir amaç ve aidiyet duygusu oluşturur.
Verme sanatını günlük hayatımıza dahil etmek her zaman büyük jestler gerektirmez. Basit nezaket eylemleri, dinlemek, destek veya takdir göstermek anlamlı bir etki yaratır.
Elle yazılmış bir mektubun sıcaklığını, samimi bir iltifatın etkisini veya ihtiyacı olan birine destek sunmanın basit eylemini düşünün. Her jest bir anlatı oluşturmak, duyguları aktarmak ve anlamlı bağlantılar kurmak için bir fırsattır.
Yeni yıl arifesinde, sevdiklerimiz için yaratıcılığımızı kullanıp biraz da elleri çalıştırarak kendimizden bir şeyler kattığımız benzersiz hediyeler hazırlayabiliriz. Çok vaktiniz ya da sabrınız yoksa, yerel zanaatkarlar veya sanatçılardan seçim yapıp yaratıcı ekonomiye destek vermenin mutluluğunu da yaşayabilirsiniz.
Seçkilerimiz, İster bir başyapıt ister el yapımı bir eser olsun, her hediye, verme eyleminin ardındaki duygunun, özenin ve sevginin bir kanıtıdır.
Özverili eylemlerin dönüştürücü gücü ile, hayatımızı ve toplumu verme sanatıyla zenginleştirelim.

Leave a comment