
Yazarın 1915 Tarihinde 1. Dünya Savaşı devam ederken yazdığı satırlardan seçkiler devam ediyor. Günlükte, savaş boyunca gönüllü olarak zaman zaman arşivde çalışan yazar, çoğunlukla duygusal bir çöküntü içinde. Zaman zaman Almanların yaptıklarını yererken bazen de yapılan bir saldırısını kahramanlık olarak nitelendiriyor. Nitekim sonunda 2. Dünya Savaşı’nın sonucunu göremeden 1942 yılında sürgünde yaşadığı Brezilya’da karısıyla beraber intihar eder. Bu günlüklerde benim anladığım yazarı yıkıma iten sadece savaşın ölümcüllüğü ve yıkıcı gücü, ülkesine dönememesi değil, Kültür Avrupa’sının, çağdaşlığın sonunu getirdiğini düşünmesi. Bir sonra ki günlük; şair, oyun yazarı ve kuramcı Bertolt Brecht’ten olacak. Aynı tarihlerde aşağı yukarı aynı koşullarda bu sefer bu sanatçının gözünden yaşadıkları ve duygularından bir seçki paylaşacağım.
İyi okumalar.
…
28 Nisan Çarşamba– Kayda değer bir şey yok, biraz çalıştım, çokça yoruldum. Savaşla ilgili olumlu haberler gelse de kolumuz kıpırdamıyor. Bunlardan yalnızca bir tanesi enfesti: Leon Gambetta’nın torpillenmesi. Fransa’da bunun etkileri derinden hissedilecek. Bunu söylemek çok acı ama bu savaşta ki kayıplar çoğalmalı, yoksa halk bu saçmalığın bilincine varamayacak. Flandre’da olacağı söylenen taarruzun gerçekleşmemsinin, hatta bunca gecikmesinin Paris’te etkisi görülmeye başlayacak. Durmaksızın bildirilen bu zaferlerin, haritanın neresinde olduğunu görmek isteyeceklerdir. Bunalımları da heyecanları kadar hızla olacaktır.
29 Nisan Perşembe– Yeni bir şey yok. Taarruzumuz gecikiyor. Auffenberg olayı bugün kamuoyu tarafından duyuldu. Zamosc kahramanını böyle çarmıha germek utanılacak bir şey. Burada herşey onun tarafında, yeni bir Benedek Olayı olmayacak. Akşamı Eva’yla geçirdim.
30 Nisan Cuma – Almanların Riga’ya saldırması tepeden inme oldu. Sanki İlkbahar onlara yeni bir güç kazandırmış gibi sağa sola saldırıyorlar. Dün Kirchen’in bombardıman edilmesi de böyle ustalıklı bir darbe. Onların bulundukları yerle kent arasında en az otuz kilometre vardı. Keşke bütün bunların olayın tamamı üzerinde bir etkisi olsaydı.
Dokuz ay geçii, bunca zamanda br kitap yazardım ama sonun başlangıcı görünürde yok. Bir günlük daha mı dolduracağım? Ne ben istiyorum bunu ne bir başkası. Çarkın altına kendini atmaya hazır kimse de yok ortada.
1 Mayıs Cumartesi- İkinci deftere başladım. Benim için de beklenmedik ve dehşet verici bir şey. Bugün de ilk günkü gibi gerilim altındayım. Daha önce İngiltere örneğinde olduğu gibi bu kez de İtalya’nın tutumu yüzünden kararsızlık oluyor. Korkutucu şeylere karşı kendini savunuyor duygularımız ama yine de bir şeyler hissetmeden dayanmak olanaksız. Ölçüsüz duygular içindeyim, ateşli kimi zaman da fanatik duygular beni harap ediyor. Sabahtan akşama kadar çalışacağıma öyle emindim ki; ama birden yangın çıktı ya da dumanlar bizi yangın çıktığına inandırdı. Heyecan, gerilim, sorumluluk; nöbet yerimden uzaklaşmış olsaydım tam on yıl yerdim. Pek bir şey olmadı ama çalışamadım. Ortada yalnızca gerginlik kaldı. Akşamı Eva C. ile geçirdim. Bu neşeli kadın beni gerçekten rahatlatıyor.
2 Mayıs Pazar – Hiç bir şey yok. Öylesine yorgunum ki; bütün öğleden sonra üçten sekize kadar ölü gibi uyudum.Sinirlerim iyice gerilmiş, öylesine yıpranmış ki en küçük bir zorlamayla bile kopacaklar.
…
Stefan Zweig ‘Günlükler’ Can Yayınları
Hey there! Do you use Twitter? I’d like to follow you
if that would be okay. I’m definitely enjoying your blog and look forward to new posts.
forum.4x4nation.com