
Şans, noktaları birleştirmektir.
”Şans” dediğimiz bazı şeylerin aslında binlerce mikro eylemin makro sonucu olduğuna inanıyorum. Günlük alışkanlıklarımız, deneyimlerimiz bizi “şans”ın daha olası olduğu bir konuma getirebilir.
Buna olanak tanıyacak davranışlar, alışkanlıklar ve yetkinlikler geliştirin.
Bir laf vardır: ‘Kötümserler Akıllı Görünür, İyimserler Zengin Olur’
Karamsarlar bardağın boş tarafına odaklanır.
İyimserler geleceğe bakar fırsatları görür, enerjisini mevcut kaynaklarla yapabileceklerine yönlendirir.
Üstel Büyümenin Gücü
Ne öğrenirseniz öğrenin, hangi stratejiyi veya taktiği kullanırsanız kullanın, başarı bileşik etkinin bir sonucu olarak gelir.
Üstel büyümenin çılgın gücü ve etkisini sürekli olarak hafife alıyoruz.
Darren Hardy’nin ‘ Compound Effect’ kitabı, bu konuyu mükemmel olarak ele alır. Kitapta bir bölüm aşağıdaki soruyu soruyor:
”Sana iki seçenek sunacağım; Hemen şimdi nakit beş milyon USD’ı mı, yoksa; birinci gün 1 USD ikinci gün 2 , üçüncü gün 4, dördüncü gün 8 şeklinde katlanarak ilerleyen bir ay sonunda toplanacak bakiyeyi mi istersin diye sorsam hangisini seçersin? ”
Tahmin ederim çoğumuz hemen almayı tercih edecektir. Ancak ikinci seçenek çok daha karlı. İlk gün 1 USD ile başlayan sistem, 31. gün sonunda toplam 11 milyon USD’lik bir tutara ulaşıyor.
Bu örneği hayatımızda ki diğer konulara uyarlayabiliriz. Kilo verme, spor yaparak sağlıklı bir yaşam sürme, dil öğrenme ya da herhangi bir şey üzerinde yetkinlik geliştirme. Sadece amaçladığımız şeyler üzerinde her gün, haftada bir, planladığımız çalışma rutini her neyse sürekli olarak pratik yapmak, belli bir süre sonunda bu katlama etkisi ile hayal edemeyeceğimiz sonuçlara ulaşmamızı sağlıyor.
Bu konuyu Barış Özcan da özellikle her yıl yaptığı ‘Zinciri Bozma‘ videolarında ayrıntılı olarak işliyor. Bu muhteşem videolardan da kendimize bir yol planı oluşturabiliriz. Üstel bir büyüme eğrisindeyken, belirli hedefler belirlemeye çalışmayı bırakın.
Zinciri bozmayın ve yolculuğun tadını çıkarın.
Aslan Gibi Çalışın.
Modern dokuzdan beşe çalışma kültürü, Endüstri Çağı’nın bir kalıntısı. Düşünün her gün bu belli saatler arasında çalışıyoruz, gün sonunda her gün aynı verimliliği almamız gerekmez mi?
Naval Ravent şöyle diyor:
“Dünyayı doğrusal olarak görmek istiyoruz , yani; sekiz saatlik bir çalışma yapacağım ve sekiz saatlik çıktıyı geri alacağım, değil mi? Hayat bu şekilde çalışmıyor. Köşedeki bakkalı işleten adam en az senden ve benden daha çok çalışıyor. Ne kadar çıktı alıyor?… Çıktılar, yaptığınız işin kalitesine bağlı olarak doğrusal değildir . Doğru çalışma şekli bir aslan gibi çalışmaktır.”
Çok çalışmak önemlidir ama ne üzerinde çalıştığınız, ne zaman çalıştığınız ve kiminle çalıştığınız, ne kadar süre çalıştığınızdan çok daha önemlidir . Yaratıcı düşünce çalışma sistemi, analitik düşünce sürecini içerse de bunun biraz fazlasıdır. Zaman yönetimindense enerji yönetimine odaklanır. Aslan, avı için nerede olacağını ve ne zaman atak yapacağını bilir.
İlham geldiğinde sprint yapın. Dinlenin. Tekrarlayın.
Belirsizlik Toleransını artırın
Belirsizliğe karşı yüksek toleransa sahip olmak benzersiz bir rekabet avantajı yaratır. Sanatçı, tasarımcı ve mühendisler yaptıkları işte süreç boyunca çoğu zaman belirsizlikle mücadele eder, karşılarına çıkan güçlüklere esneklik geliştirme eğiliminde olurlar.
Belirsizliği kucaklayın. Getireceği fırsatlara odaklanın.
Sahneye Atlayın
Will Gompertz’in çok sevdiğim başucu kitabı ‘Sanatçı gibi Düşün‘ de belirttiği gibi:
Sanatçılar resim yapmak veya yazmak ya da sahneye çıkmak, şarkı söylemek için izin almayı beklemez, çıkarlar ve yaparlar. Onları diğerlerinden ayrıştıran ve onlara bir amaç ve kuvvet veren şey tümüyle yaratıcılıkları değildir, başarıları bir cüret etme hali ve özgüvenden kaynaklanır.
Kendimizi yaptığımız işte görünür kılmaya çalışmak, bizi konfor alanımızda çıkmaya zorlar, kırılganlığımızı artırsa da farkı bu şeklide yaratabiliriz.
Austin Kleon ‘ Show Your Work‘ kitabında şöyle der:
‘ Gelecekte ki işvereninizin sadece bloğunuzda yada LinkedIn’de paylaştıklarınızı okuduğu için öz geçmişinize bakmaya gerek duymadığını düşünün veya düşünün ki bir öğrencisiniz ve ilk işinizi internet ortamında paylaştığınız bir okul projesi sayesinde aldınız. İşinizi kaybettiniz ancak bir sonrakini bulmak, kurduğunuz network sayesinde çok daha kolay. Bir hobinizi bir ek işe ya da pasif bir gelire dönüştürdüğünüzü hayal edin. Bütün yapmanız gereken kendinizi ve yaptığınız işi göstermek..’
Düzenli olarak pratik yapın ve bunları paylaşın..
Ve diğerleri..
Bazen hiçbir şey yapın. Meditasyon yapın veya sadece yürüyün. Müziksiz, podcast siz vs. ‘Aha’ anları veya ilham bu anlarda gelir. İyi ve pratik fikirler de.
Mentor olun. Öğrendiklerinizi paylaşın. Bir makalede okumuştum, en iyi öğrenme yolu bir başkasına anlatmaktır. Başka birine o konuyu basitçe anlatabiliyorsak, konuyu içselleştirebildik demektir.
Bol soru sorun. Sorgulayın. Negatif düşünce ve insanları kendinizden uzaklaştırın. Kafamızda ki bir çok olumsuz düşünce, endişelerin gerçekleşme olasılığı aslında çok çok az.
Mutlaka bir hobi edinin. Kendi kendine öğrenme artık geleceğin en büyük yetkinliği olacak. Hobiler bu yetkinliği edinmemizde bir kısa yol. Bunun için ‘ Kreatif Bir Aktiviteye Sahip OLmanın Yolları‘ isimli yazıma göz atabilirsiniz.
Bu çıkarımlar, sistemden bugüne kadar öğrendiğim, düzenli uygulamaya çalıştığım, ve yeni bir yıla girerken de paylaşmak istediğim fikir ve süreçler. Umarım size de bir ilham verir.
Sizlerin de hayatını kolaylaştıracak veya en etkili olabileceğini düşündüğünüz çıkarım hangisi?…Hayatınızda ne değişse daha verimli olurdunuz?vs.
Düşünce ve yorumlarınızı duymayı çok isterim.