
Geçenlerde Twitter’da bir gönderiye rast geldim. Paylaşımda; yirmi iki yaşında bir genç kız kendini bir çok şey için geç kalmış hissettiğini, ve bunları on yedi yaşına kadar tamamlamış olması gerektiğinden bahsediyordu. Evet yirmi iki yaş. Bayağı bir etkileşim alan gönderinin yorumlarını merak edip okudum. Gördüm ki farklı yaşlardan onlarca insan aynı dertten muzdarip. İster 20’li, ister 50’li yaşlarda olsun, hepsi hedef ve hayalleri gerçekleştirmek için çok geç kaldıklarını ifade ediyor. Çok ilginç olarak, eksik kaldıklarını düşündükleri her ne ise herkes keşke beş-on yıl önce harekete geçseydim, artık bu saatten sonra yapamam diye düşünüyor. Bu gerçekten benim de ilk gençlik yıllarında çok daha fazla olmak üzere, sonrasında da zaman zaman hissettiğim bir duyguydu. Çok sonraları anladım ki bu duygu genellikle gerçeklikten çok algıyla ilgili. Bu yazıda, insanların neden böyle hissettiğini ve bunun üstesinden nasıl gelineceğini yorumlamaya çalıştım.
Bence, bunun nedeni öncelikle, çoğumuzun hayatta ne yapmak istedikleri ile ilgili net bir düşünce ve hedefi olmaması. Genel olarak insanlar gerçekte ne istediğini bilmiyor. Toplumda genel geçer başarı kalıplarına uymaya çalışıyor. İnsanların zamanlarının tükeniyormuş gibi hissetmelerinin nedeni, belirli bir yaşa kadar belirli kilometre taşlarına ulaşma yönündeki toplumsal baskılar. Örneğin, 30’lu yaşlarınıza geldiğinizde istikrarlı bir kariyere, bir eve ve bir aileye sahip olmanız bekleniyor. Yine 40’lı veya 50’li yaşlarınıza geldiğinizde, kariyerinizin zirvesinde olmanız ve mali açıdan güvende olmanız bekleniyor. Ancak, bu beklentiler herkes için geçerli değil. Herkesin kendi yolculuğu ve bir zaman çizelgesi var ve hayatı yaşamanın tek bir “doğru” yolu olmadığını bilmek önemli.
Böyle hissetmenin bir başka nedeni de başarısızlık korkusu. Büyük hayallere ulaşamama olasılığını düşünmek göz korkutucu olabilir. Bu korku da, bir aciliyet duygusuna ve her şeyi bir an önce başarmak için baskıya yol açabilir. Başarısızlık, etraf ne der, korkusu gereğinden daha fazla abartılıyor. Ancak, başarısızlığın başarıya giden yolculuğun doğal bir parçası olduğunu unutmamak gerekiyor. İlerlemeye devam ettiğiniz ve deneyimlerinizden ders çıkardığınız sürece risk almak ve yol boyunca başarısız olmak sorun değil.
Çok sevdiğim ‘Akış’ kitabında Mihaly Csikszentmihalyi hayatı anlamlı kılmak için akış yaratan faaliyetler bularak, bireylerin pişmanlık veya tatminsizlik duygularının üstesinden gelebileceğini ve bir tatmin duygusu yaşayabileceğini öne sürer. Kişinin yaşamında bir amaç ve anlam duygusu geliştirmesini önerir. Okuyucuları güçlü yanlarını ve değerlerini belirlemeye ve hedeflerini ve faaliyetlerini bu güçlü yönler ve değerlerle uyumlu hale getirmeye teşvik eder.
Yine bu konuda yazılan güzel kitaplardan, ‘Mutluluk projesi’ nde Gretchen Rubin, okuyucuları değerlerini ve önceliklerini belirlemeye ve bu değerlerle uyumlu ulaşılabilir hedefler belirlemeye teşvik eder. Bu hedefleri yönetilebilir adımlara ayırmayı ve her gün onlara yönelik küçük adımlar atmayı önerir. Günlük yaşamda neşe ve minnettarlık geliştirmenin önemini vurgular. Okuyucuları, küçük şeyleri takdir etmeye ve hayatlarının olumlu yönlerine odaklanmaya zaman ayırmaya teşvik eder.
Genel hatları ile hedef ve amaçları belirledikten sonra bunlar için harekete geçmek, hayata geç kalmışlık hissini yenmenin bir sonraki adımıdır. Hedeflere doğru ilerlemek için risk almak, denemek ve hatalardan ders almak gerekir. Kişinin amaçlarına inanan, destekleyici bir çevre oluşturmak, motive olmak ve ilham almak için de en önemli yardımcılardan.
Peki bu olumsuz hislerden uzaklaşmak için neler yapmalı?
İlk olarak, değerlerinizi belirlemek için öncelikleriniz konusunda net olun: Sizin için en önemli olan şeyler nelerdir? Aile mi, topluluk mu, yaratıcılık mı, macera mı, maneviyat mı yoksa tamamen başka bir şey mi? Gerçekten neye değer verdiğinizi düşünmek için biraz zaman ayırın ve bunu karar almak ve hedefleri belirlemek için bir kılavuz olarak kullanın.
İlgi alanlarınızı keşfedin: Sizi en canlı ve meşgul hissettiren şeyler nelerdir? Hangi faaliyetler veya hobiler size en çok neşe ve tatmin getiriyor? Farklı ilgi alanları ve tutkuları deneyerek zaman geçirin ve size ne hisettirdiğini deneyimleyin.
Mevcut yetenek ve becerilerinizi, aldığınız eğitimleri listeleyin. İlgi alanlarınızı, sizi heyecanlandıran şeyleri yazın. Mevcut çevrenizi, aileniz ve size en yakın insanlardan, tanıdıklara kadar listeleyin. İlham aldığınız kişileri düşünün. (Hangi özellikleri sizi etkiliyor?) Zayıf yönlerinizin ne olduğu konusunda gerçekçi bir farkındalık oluşturun. (En yakın arkadaşınıza veya işte çok yakın çalıştığınız güvendiğiniz bir arkadaşınıza sorabilirsiniz.) Önemli olan o an elinizdeki tüm kaynak, yetenek, para, imkan, olumsuzluk vs. net bir fotoğrafını çekebilmek. Bunun için zihin harita yöntemini kullanabilirsiniz ve bunu her yaş ve konumda yapabilirsiniz.
Belirlediğiniz değerlerinizle uyumlu belirli, ölçülebilir hedefler belirleyin. Daha büyük hedefleri daha küçük, yönetilebilir adımlara ayırın. Hedeflerinize ulaşmak için bir plan oluşturun. Daha önce oluşturduğunuz zihin haritasını baz alarak İhtiyaç duyacağınız yeteneklerinizi, kaynakları, destek alabileceğiniz kişileri ve ortaya çıkabilecek potansiyel engelleri belirleyip hedeflere yönelik tutarlı adımlar atın. Hedeflerinize ulaşmak için günlük, haftalık takvim planlayın ve yaptığınız şeyleri, gerçekleştirdiklerinizi not alın.
Sezgilerinizi dinleyin: Bazen, sezgimiz gerçekten ne istediğimizi bilir.
Yeni şeyler denemekten korkmayın: Denemeden ne istediğimizi bilemeyiz. Konfor alanınızın dışına çıksak bile, risk almaktan ve yeni deneyimler denemekten korkmayın. Sizi şaşırtan ve sevindiren bir şey keşfedebilirsiniz.
Başarısızlıkları gelişme fırsatı olarak yeniden çerçevelendirin. Aksiliklerin cesaretinizi kırmasına izin vermek yerine, bunları öğrenme ve güncelleme fırsatı olarak görün.
Günlük yaşamda küçük şeyleri takdir etmek için zaman ayırın ve zorlu hedeflere doğru çalışırken bile hayatınızın olumlu yönlerine odaklanın.
Hedef belirlemek ve ulaşmak zaman ve çaba gerektiren bir süreçtir. Bu şablonu bir kılavuz olarak kullanabilirsiniz, bu konuda size ilham verecek bazı kitapları da aşağıda belirttim:
Meg Jay’den “The Defining Decade: Why Your Twenties Matter”- Kitap, kişinin yirmili yaşlarında geride hissetmenin baskısını tartışıyor ve bu en verimli zamandan en iyi şekilde nasıl yararlanılacağına dair tavsiyeler veriyor.
Eckhart Tolle’den “Şimdinin Gücü” -Kitap, şimdiki zamanda nasıl yaşayacağınıza ve geçmişe dair pişmanlık veya endişe duygularının üstesinden nasıl geleceğinize dair iç görüler sunuyor.
Paulo Coelho’dan “Simyacı” – Bu roman, hayatının amacını bulmak için yola çıkan ve kişinin hayallerinin peşinden gitmesi ve yolculuğa güvenmesi için ilham veren bir çobanın yolculuğunu konu alıyor.
Gretchen Rubin’in “Mutluluk Projesi”- Kitap, mutluluğun nasıl geliştirileceğine dair pratik tavsiyeler sunuyor.
Hemen her yaşta yaşayabileceğimiz bu hissi yenmek için aslında yapılması gereken gitmek istediğimiz yön için bugün harekete geçmek. Artık pazarlama dünyasında bile markalar, müşteri hedef kitlesi için yaptığı çalışmalarda biyolojik yaşı değil, yaşam tarzını baz alıyor. Aklımızdaki her neyse başlamak için en iyi zaman şu an.
Leave a Reply