
Sıkılmayı genelde olumsuz olarak değerlendirilme, mutsuzluk ve tembellikle ilişkilendirme eğilimindeyiz. Sözlükte ‘Sıkıntı’; ‘işsizlik, tekdüzelik, bezginlik gibi sebeplerden doğan olumsuz his’olarak tanımlanır. Yani başarının ön koşulu olan çok çalışma, meşgul olma, verimlilik ve mutlu olma halinin tam tersi. Ancak son zamanlarda yapılan bazı araştırmalar sıkıntının yaratıcılığa olumlu bir etki yaptığını gösteriyor.
University of Central Lancashire’da psikologlar Sandi Mann ve Rebekah Cadmanın yaptığı çalışmada, 2 ayrı grup oluşturularak ilk grup kontrol grubu olarak belirlenmiş ve onlara önce herhangi bir görev verilmemiş. Diğer gruba sayfalarca telefon rehberi kopyalamak gibi sıkıcı bir görev verilmiş. Bu görevin ardından iki grubun da örneğin bir plastik bardak ya da tuğlanın olası kullanım şekillerini yazmaları istenmiş. Her seferinde sıkıcı bir iş ile uğraşan grup listesinin diğer grubun listesinden çok daha fazla ve yaratıcı olduğu görülmüş. Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nde pisikologlar Karen Gasper ve Brianna Middlewood da yine benzer deneyi oluşturdukları gruplara uygulamışlar ve aynı sonuca ulaşmışlar.
Canımız sıkıldığı zaman sonuçlarını iki şekilde görürüz.
1- Monoton bir iş yaparken zaman fazla yavaş geçer. İnsan canı sıkkınken geçmeyi reddeden zamanı ve kendisine rahatsız edici derecede yakın olduğunu hisseder ve kendi kendini düzenleme mekanizmasının sonucu adeta şöyle haykırır ‘ Şimdi bir şeyler yap!’ Bu oto-kontrol mekanizması uyarı görevi görür zamanımızı verimli işlere yönlendirmemize motivasyon sağlar.
2- Sıkıldığımız bir şey yaparken psişik enerjimizi fazla kullanmadığımız için başa şeyler düşünmeye veya hayal kurmaya başlarız. Bilinçaltımız devreye girer. Nöro-psikologlara göre sıkıcı bir iş yaparken normal zamana göre beynimizin daha fazla noktası aktive olur. Bu şekilde zihindeki eski anılar hatırlanır, eski deneyimler ve öğrenilenler ile bağlantılar kurulur. Bunlar hayal gücünü, pratik düşünme ve yeni fikir oluşumunu ve sonuçta başarımızı tetikler.
Evde, işte her şeye ucu ucuna yetiştiğimiz için sıkılacak bir vakit bulamıyoruz zaten diye düşünebilirsiniz. Ama her fırsatta modern teknoloji imdadımıza yetişir, e-posta kontrolü, sosyal medya hesapları veya oyun oynayarak bu olası boşlukları doldururuz. En azından benim için her hafta telefonuma gelen ekran süresi raporlarına göre son zamanlarda bu aktiviteler için telefonum ile paylaştığım zaman miktarı pek parlak değil.
Sonuçta hiç boş zamanım yok demek yerine şu akıllı cihazları bir süre kendimizden uzaklaştırarak arada sıkılmak için kendimize fırsat tanımak denemeye değer.